Çarşamba, Aralık 12, 2007

Yemek Yemek

Herşeyden tatmak, denemek benim gözlemlediğim kadar çok geç bir yaşta oluyor. Ancak insan 30 lu yaşlarda denemek ve tatmak istiyor. Annemizden doymayı bıraktığımız zamandan itibaren damak tadı çalışmaları başlıyor. Önce sebze çorbaları, meyve püreleri, yoğurt, peynir, yumurta, 1 yaşında itibaren çiğneyebileceği yiyecekler, 3-4 yaşlarda farkında olup seçmeler, bu seçmeler büyüdükçe artmaya başlıyor. Okul başlayınca arkadaşların yedikleri, sonra maalesef ki annelerin de desteği ile kısa zamanda tüketilen ve sadece yiyiyor diye verilen sanal, şişirilmiş, mide dolgunluk hissi dışında hiç bir fayda sağlamayan yiyecekler. Her zaman yazdığım gibi yemek yemek sadece o öğünlük doymak değildir.Yemek bizim vücudumuzun besinidir. Bizi ayakta tutan, hastalanmamızı sağlayan, güzel bir cilde sahip olmamızı destekleyen, gelecekteki nesillere daha sağlıklı insanlar bırakmaya yarayan en temel öğe yiyeceklerimizi doğru seçmek, doğru beslenmek, faydalı yiyecekler tüketmek, sadece ambalajı iyi, sadece katkı maddeleri ile tatlandırılmış, sadece sizi şişiren, beslemeyen yiyecekler tüketmeyin. Bunun için ne yapmalıyız?Her zaman mevsiminde ne yenilmesi gerekiyorsa o yiyecekleri tüketelim. Kış mevsimi soğuk, bolca çorba içelim, bakliyat yiyelim, nohut, kurufasulye, mercimek, ayrıca bizim ülkemiz sebze ve meyva yönünden çok zengin, bolca lahana, kereviz, karnıbahar, brokoli, ıspanak, pazı, karalahana, pırasa, salata çeşitleri havuç, turp, roka, salata, pilav çeşitleri, bulgur, pirinç, şehriye, erişte, meyveler, elma, portakal, mandalina, ayva, nar, hurma, armut, balkabak unutmadan. Gerçekten çok şanslıyız bu konuda, herkes kendine ve geleceğine bir iyilik yapıp bu hafta en yakın semt pazarına gitsin. Sevdiği veya denemek istediği bir sebze alsın. Nasıl pişireceğini sorarsa elimden geleni yapacağım. Cafe zamanı kış aylarında haftada bir brokoli çorbası yapardık. Belki yazmıştım. Bizim kızlar kendi evlerinde yapmak istiyorlar, niye yazmadın dediler. Resmi hazırlandı, ben de yazayım.

Brokoli Çorbası

1 paket brokoli
1 havuç
1 patates
2 yemek kaşığı un
1 soğan
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 bardak süt
tuz, karabiber, kırmızıbiber

Tencereye yağı ve ay şeklinde doğranmış soğanları koyun, kısık ateşte hafifce sotelensin. Havuçları, brokolileri, patatesi de doğrayıp tencereye koyun.10 dakika soteleyin. Sebzeler sularını salınca iki kaşık unu koyalım,sebzelerle birlikte kavuralım. Un kokusu çıkınca sütü ekleyelim.Sütle de çevirelim. Sonra 3 bardak kaynamış suyu ekleyim.Bütün sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirelim. Blendırdan geçirelim. Koyuluğunu siz ayarlayın. Tuz ve baharatları ekleyelim. Eğer isterseniz blendırla iyice ezmeye bilirsiniz, yada bir kaç brokoli parçası saklayıp servis sırasında üstüne ekleyebilirsiniz.

Salı, Aralık 04, 2007

Lahana ve Pırasa

Bu aralara pazara ben gitmiyorum ama anne ve ağabeyim gidiyor. Bu hafta bayağı irice bir lahana almışlar. Cafe günlerinde lahana ile çeşitli yemekler yapmıştım. Şimdi bizim evdeki koca lahana ile kaç çeşit yemek yapacağım bilmiyorum. Ama düşündüklerimi de sizlere iletmek istiyorum.

Lahana yapısında bol su bulunduran bir sebze, bu nedenle lahanayı ince şeritler halinde doğrayıp, tencerede çok az bir yağla kendi suyunu verip çekene kadar pişirirseniz, elinizde çok güzel bir yemek yaratma malzemesi oluşuyor. Haşlanmış makarna, yoğurulmuş hamur gibi, bizim dev lahananın dörtte birini ince şeritler halinde doğradım. Genelde bu kavurma işlemini soğan ve bir iki diş sarmısakla yaparım.Bu sefer pırasları ince doğradım. Tencereye bir yemek kaşığı yağ koydum, pırasaları ekledim,sarımsakları da koydum,hafifce soteledim, ince şeritler halinde doğramış olduğum lahanaları güzelce yıkadım.Süzdüm ve pırasalı harcın içine ekledim. Ocağı hafifce açtım,tencerenin kapağını kapattım.Ara sıra karıştırarak lahanalarını suyunu verip çekinceye pişirdim.Lahanalar pişerken tuz ve kırmızı biber ekledim. Hatta kekik de ekleyin çok lezzetli oluyor.Lahanalar suyunu iyice çekice ocağı söndürün.


Elinizde bir kaç şekilde sunabileceğiniz o haliyle de yiyebileceğiniz, farklı sunumlarda kullanabileceğiniz yemek malzemeniz hazır.Lahananınız söndürmeden önce istediğiniz miktarda biber ve domates salçası ekleyebilirsiniz.


Hadi hep beraber lahana suflesi yapalım.Ayrı bir kapta 2 yumurtayı iyice köpük olana kadar çırpın. 1,5 bardak süt ilave edin.Yumurta ve süt iyice çırpalım. Orta büyüklükte bir fırın tepsisine lahanaları koyalım. Lahanalar hafif ılınmış olsun. Üstüne yumurtalı karışım ekleyelim.Üstüne bir avuç kaşar peyniri ekleyim. Isıtılmış fırına koyalım. 20-30 dk sonra çok lezzetli görüntüsü çok şık lezzetli bir yemek hazır olacaktır.


Sotelenmiş lahana ile daha önce yazmıştım. Kıymalı bir harçla lazanya gibi kat kat dizerek de üstüne yine kaşar peyniri ile güzel bir yemek yapılabilir. Katlar arasına beşamel sos yapılabilir, hatta yeşil mercimekli bir harçla da yine katlar yapararak çok farklı tatlar elde edebiliriz. Ayrıca lahanaları küçük toplar halinde sararak da, içine dil peyniri, bol salça ile karıştırılmış kaşar peyniri karışımını koyarak fırında pişirebiliriz.Daha çeşit yazacağım.


Pırasa da incecik doğranıp kendi suyunu verip çekene kadar pişirilince çok güzel bir yemek malzemesi oluyor. Özellikle böreği, sotelenmiş pırasalara biraz kekik, biraz salça, karabiber, kırmızı biber ekleyin. Bu karışımı yayın yufkalar arasına, aralarada süt ve yumurta karışımı ekleyin. Atın fırına, bu kadar lezzetli bir şey yediğiniz ve yedirdiğiniz için herkes size teşekkür edecek.

Çarşamba, Kasım 28, 2007

Pişirme

Yemek pişirirken dikkat edeceğimiz konulardan biri de pişirme işlemini yapacağınız kap seçimi, tencere de menemen yapamazsınız, sığ kapta pilav güzel olur ama çorba olmaz, karnıyarık yaptığınız zaman yavvan bir tencereye koyabiliriz, karnıyarıkları üst üste koyamayız. Kek tarifleri verilirken mutlaka kek kalıbı ölçüsü verilir. Kek kabarması gereken bir lezzettir. Kabarmamış tepsinin dibine yayılmış incecik olmuş bir kek tadı çok güzel de olsun kimse tercih etmez. Yemek yapmanın her aşaması çok önemli, dünyanın en iyi malzemesine de sahip olsanız eğer doğru kap ve pişirme şekli yanlışsa bir işe yaramaz.

Bu yüzden pişireceğiniz her ne olursa olsun mutlaka uygun kaplarda pişirelim. Benim hatırladığım 30 sene önce gibi, ben daha küçüktüm, büyük tepsilere annem açma börek yapardı ve mahalledeki fırında pişmeye götürürdük. Hatta bazı yemekleri bile fırında pişmeye götürdüğümüz biliyorum. Patates köfte gibi, bayramlarda kadayıf. Benim annem ilk kek yapmaya başladığı zaman bir kek tepsisi vardı, sadece onda pişirirdi. Daha sonra alınan aynı boyuttaki kaplara hiç güvenmedi, hala aynı tepside kek pişirir, başka kapta güzel olmadığını söyler.

Cumartesi, Kasım 17, 2007

Balkabaklı Kiş

Bir büyük dilim balkabak
1 adet soğan
1 adet kereviz
1 adet kabak
2-3 sap yeşil soğan
1 bardak süt
1 yumurta
1 avuç kaşar peyniri
tuz, karabiber, kekik, kırmızı biber
1 yemek kaşığı zeytinyağı

Bizim kiş hamurunu artık katı yağla yapmıyoruz, çok az tereyağı, yarım çay bardağı zeytinyağı, 1 çay bardağı süt, yarı yarı yoğurt da olabilir. Bir paket kabartma tozu ile yumuşak bir hamur elde edelim. Üstünü örtüp bekletelim. Diger taraftan bütün sebzeleri büyük ceviz parçaları halinde doğrayalım, soğanı kalın ay şeklinde yağlanmış bir fırın tepsisinde 160 derece ısıtılmış bir fırında pişirelim. Sebzeler yumuşayınca hatta hafif kızarmaya başlayınca fırından alalım. Diğer taraftan hamuru fırın tepsisine yayın. Isıtılmış fırında 10 dk pişin. Yumurtayı beyaz köpük olana kadar çırpın, sütü ve baharatları ekleyin. Az pişmiş kiş hamurunun üstüne önce fırınlanmış malzemeyi yayın, üstüne sütlü karışımını dökün. En üstüne kaşar peyniri, sonra fırında altı üstü kızarana kadar pişirin.

Perşembe, Kasım 15, 2007



Resimlerdeki yemekler hep aslında bildiğiniz ve bu mevsim ihtiyacımız olan vitaminler alacağımız çeşitler, zeytinyağlı kereviz, barbunya, pırasa gibi..
Tavada görülen biber kavurması çok kolay ve rahat yenilen salata gibi, pilav, makarna yanında veya sabah kahvaltısında yenilebilecek bir lezzet. Özellik pazardan taze alacağınız kırmızı biber ve yeşil olan çarliston bibere benzeyen ama daha kısa daha yeşil biberle yapabilirsiniz. Biz biraz daha şanslıyıdık. Bizim biberler dolmalık ve Arapgirden gelmeydi. Daha etli ve daha lezzetli kabuğu daha ince.
Biber Kavurması
Büyükçe bir tavaya 2 kaşık zeytinyağı, varsa bir tatlı kaşığı tereyağı koyun, tuz atın, yıkamış ve dörde bölünmüş biberlerin hepsini tavaya koyun. Orta ateşte karıştırarak biberlerinizin yakmadan pişirin. Biberler tavada iyice piştikten sonra üstüne iki adet domates doğrayın, güzelce karıştırın. Domatesle biberlerin birbirlerine kaynaşmasını sağlayın. Bu aşamada iki diş sarmısak da ekleyebilirsiniz. Akşam yemeklerinizin yanında, sabah kahvaltısında afiyetle yiyin. Bazen pazardan bolca biber çeşitleri alırız, hepsini karıştırıp da yapabilirsiniz.














Ben her çorba pişirdiğimde dünyanın en güzel çorbasını pişiriyorum derdim. Hala diyorum.
Bu hafta soğan yerine pırasa sapları ve havuçlu kırmızı mercimek çorbası yaptım. Çok lezzetliyidi.

Pırasalı mercimek çorbası

2 bardak kırmızı mercimek
2 sap pırasa
bir fincan bulgur
salça
domates
biber
tuz, karabiber, kırmızıbiber, nane

2 yemek kaşığı yağı tencereye ince doğranmış pırasa sapları ile koyun, hafifce soteleyin, 3 diş sarmısak ilave edin, küçük küpler halinde doğranmış havuçları ekleyin, sebzelerin kokusu gelmeye başlayınca, bol su ile yıkanmış mercimekleri ekleyin, pirinç kavurur gibi mercimekleri kavurun,salçayı ekleyin, salçayı da kavurduktan sonra tencereye bir litre kadar kaynamış su ilave edin. Kaynamaya başladıktan sonra tuz ve nane hariç baharatları ve bulguru ekleyin. 10 dk kaynatın. Koyuluğunu istediğiniz kıvamda su ilavesi ile yapabilirsiniz. İndirmeden önce naneyi ilave edin. Ayrıca eğer kereviz yaprakları ya da kereviz sapları varsa da ilave edebilirsiniz.Çok güzel bir çorba özellikle de bu mevsim de akşamları bir kase içmek yetenecektir.

Çarşamba, Kasım 14, 2007

Sevgili çilek kokusuna cevap yazarken, pazı ile ilgili birkaç yemek daha aklıma geldi. Daha doğrusu pazı sapları ile ilgili bir tanesi çorba, sevgili Tijen İnaltong'un kitabından kırmızı ve yeşil mercimeklerde aynı ölçülerde koyup, sonra bolca pazı sapları eklenerek pişen kimyon ve nane ile tatlandırılan çok nefis bir çorba.

İkincisi de benim hiç bir şeyi ziyan etmeyelim diyerek herşeyi pişirmemden ortaya çıkan bir tarif. Pazı yapraklarından dolma sarmıştık. Sapları atmaya kıyamayınca, yemek yapmaya karar verdim.

Bir tane soğanı ay şekilde doğradım, tabii 2-3 diş sarmısak ekledim. Hafifce soteledim. Parmak yarısı gibi doğranmış pazı saplarını ekledim. Soğanlarla kavrulması için 10-15 dk soteledim. Kaynamış 2 bardak su ekledim. Saplar iyice pişmeden bir çay bardağı bulgur koydum. Tuz, kırmızı biber, karabiberle tatlandırdım. Bulgurlar da pişince söndürdüm. Koyu bir yemek görüntüsünde olacak. Biraz ılınınca iyi çırpılmış yoğurtla karıştırın. Sarmısaklı yoğurt da olabilir. Servis sırasında üstüne ısıtılmış bir kaşık kırmızı biberli zeytinyağı gezdirebilirsiniz. Pazı sapları, kabak kabukları veya kendisi ile de yapabilirsiniz.

Salı, Kasım 13, 2007

Sevgili çilek kokusu için sebze yemeği tarifi

Cafe günlerinde yapardık çok lezzetli olurdu. Ispanak veya pazı ile yapabilirsiniz.
Malzemeleri ezbere yazacağım.

Patatesli Ispanak Graten

1 kilo ıspanak ve 2 demet pazı
1 adet kuru soğan
2-3 adet yeşil soğan
4 adet haşlanmış patates
2 yumurta
tuz, karabiber kırmızıbiber
1 yemek kaşığı zeytinyağı
2 yemek kaşığı galeta unu-kepekli un
1 avuç kaşar peyniri

Ispanak veya pazıyı 5 dakika haşlayıp süzün, soğuyunca elinizde sıkın. Patatesleri rendeleyin,ıspanakları ve bütün malzemeleri iyice karıştırın. Yağlanmış bir fırın tepsisine ıspanaklı malzemeye çok fazla sıkıştırmadan yayın. Fırını 160 derece 10 dakika ısıtın. Tepsiyi fırına koyun, 15-dk sonra kaşar peyniri üstüne ekleyin. Üstüne kaşar peyniri koymak istemezseniz, içine peyaz peynir koyabilirsiniz.En ıspanak yemeyenler bile bu yemeği sevecektir. Dilim dilim servis yapabilirsiniz.

Pazar, Kasım 11, 2007



YEMEK YAPMAYI ÖZLEMEK

Böyle bir duygu var. Acaba hissettiniz mi? Birkaç aydan beri yemek dışında farklı konularla ilgileniyorum. Farklı bir tarzda çalışmak durumundayım. Eve geç geliyorum, erken çıkıyorum. Eve geldiğim zamanlar daha hızlı ne olur, ya da hafta sonu bulduğum bütün sebzeleri pişirip hafta içine hazır ediyorum. Ama 4 sene hergün çeşitli yemekler yapan biri olarak, az yemek yaparak geçen günler sonunda birden fark ettim. İçimde garip bir boşluk, garip bir eksiklik var. Eve erken gelip br kaç çeşit yemek yapmalıyım dedim.Bu yemek özlemimi lahana dolması yaparak, ertesi gün lahanadan kalanlarla kapuska yaparak geçirmeye çalıştım. Bu çalışma temposu içinde pazara da gidemiyorum. Sağolsun annem ve ağabeyim evdeler, pazardaki bütün sebzelerden aldık. İnşallah hafta sonu ıspanak, kereviz, pırasa ve bunların yanına bir çorba, bir de bakliyat yemeği.
Aslında annem yaprak getirdi. Bu haftaya bir yaprak sarması da zeytinyağlı çok güzel olur.

Antakya mutfağı ile ilgili çok duymuşsunuzdur. Çok ilginç, çok kendine özel yemekleri var. Sevgili Cem'in annesi bize patatesli bulgur köftesi yaptı. Gerçekten çok lezzetli, denemek isteyenler için anlatmak istiyorum.

Antakya usulü patatesli bulgur köftesi

2 su bardağı ince bulgur
1 adet büyük patates ya da2 adet orta boy da olabilir
2 yemek kaşığı biber salçası
2 yemek kaşığı domates salçası
kimyon
tuz
maydanoz

Aslında onlar ıslatmıyor ama siz 2 bardak bulguru süzgece koyup üstünde bir bardak sıcak su dökün. Su bulgurun üstünde kalmasın.Sonra haşlanmış sıcak patatesi, bulgurun üstüne doğrayıp, elimizle iyice yoğuralım. Bu yoğurma işlemi sırasında salçaları, tuz ve kimyonu ekleyelim. Eğer bulgur sert gelirse yoğurma sırasında elimizle ıslatarak yoğurmaya devam edelim. Bulgur ve patates iyice yumuşayıp elimizde ufak köfte yapılabilir kıvamda olmalıdır. Köftelerin rengi pembe kırmızı renk olacağından salça miktarını ona göre ayarlamak gerekir. Köfteleri geniş bir tepsiye dizelim.Hatta tepsinin dibine bir avuç doğranmış maydanoz, üstüne köfteleri, üste de yine maydanoz koyabiliriz.

Çok farklı ve şık bir yemek, aslında Antakyalılar bu köfteyi cevizli ve kıymalı bir sosla ya da sadece zeytinyağına batırarak yiyorlar. Sosu denemek isteyenler için yazıyorum. 200 gr kıymayı tavada kavurun, üstüne cevizleri ve maydanozları ekleyin. Servis sırasında köfteler tabağa alınır, cevizli sos da yanına ekleniyor.
Köftenin içinde hiç yağ yoktur. Aynı zamanda sağlıklı .Çok farklı bir tat, kolay da, denemeye değer.
Önümüzdeki günlerde bol sebze içeren yemekler yazmaya çalışacağım.
Unutmadan bana bu yemek yapma zevkini fark ettiren sevgili Tijen İnaltong'un '' Mevsimlerle Gelen Lezzetler kitabında olan balkabak çorbasının da tam pişme vakti.

Cumartesi, Ağustos 04, 2007

ÖNCELİKLER (devam)
Bizim için ikinci heyecan başladı. İki kızım var, ikisi arasındaki yaş farkı 4 sene 8 ay,yani 5 sene gibi, ilk zamanlar 5 sene çok fark gibi görünsede, yirmili yaşlara gelince bu yaş farkı hiç hissedilmiyor. Çocukların arasında bu kadar yaş farkı olunca ben o zaman ki düşüncemle herşeyin bu yaş farkı kadar atacağını ve bizim iki ayağımız bir pabuca girmeyecekti.
İlkokul, orta okul,lise de bu fark normal sırada gitti. Büyük kızım üniversite bitirirken, küçük üniversiteye başlayacaktı. Bu sıralama tam bu yaşlarda şaşmaya başladı, büyük kızım üniversite sınavı kazandığı sene, küçük ondan bir sene sonra sınavı kazanmıştı. Bizim düşündüğümüz 4 sene 8 aylık fark tamamen ortadan kalkmıştı. Her ikisi de üniversiteye gidiyordu. Bizim için önemli olan okumaları ve önce kendilerine, ailelerine ve ülkelerine faydalı birey olmaları idi.
Bu arada yaşları, sıraları unuttuk. Ta ki büyük kızım bu yaz evlenme kararı alıp, arkadan bizim küçük gördüğümüz kızımı da ablasından iki ay sonra evlenmeye kalkınca epey affalladık. Neyse büyük olmanın verdiği güçle kararlarına katıldık.
Bundan önceki “öncelikler” yazımdan dolayı bizim küçük cadı biraz alınmıştı. Ben “bekle senin de sıra gelecek “ demiştim.
İnsanın ikinci bir çocuğu olması bence çok büyük bir şanstır. Birinci çocukta yaşamış olduğun beceriksizliklerin ,paniklerin, korkuların, hatta onu heran kaybedeceğin korkularının yerini, daha güvenli, daha rahatlama, daha planlı olma alıyor. Bana göre bu davranış çocuğa da yansıyor. İlk çocukta ne kadar acemiysek, ikinci de o kadar bilinçli davranıyoruz.
Yani sözün kısası bizim evin küçük cadısı da eylül ayının ilk haftası evleniyor. Ben biraz şaşkın, biraz panik, biraz heyecan içinde, onu büyütürken daha az yaşadığımı sandığım duyguları, düğününe hazırlanırken yaşıyorum. Yeni bir düğünden çıkmış olmak, ikincisinin hiç daha heyecansız, planlı falan değil, çünkü iki insan, iki farklı karakter, iki farklı istekler ve bütün bunların içinde ikisini de aynı sevgi ve heyecanla bu güne hazırlamaya çalışmış aynı anne! Bende fazla değişiklik yok, ben yeni baştan kızını hazırlamaya çalışan, hatta daha da zorlanan biriyim.
Benim işim çok zor görünüyor. Hatta geçen gün büyük kızım kuaför hazırlıkları sırasında bir an düşündüm, onları dünyaya getirmek birden bana çok kolay geldi. Bizim küçük cadı için hazırlıklar sürüyor, sanmayın ki bir öncekinden kopya çekiyoruz.
Ben hep onlarla olmanın ya da onlara bir şey öğretmenin ve onlardan birşeyler öğrenmenini heyecanı ile yaşadım. Çocuklar insanı hayatta tutan, daha güçlü olmasını sağlayan ve hayattan kopmamızı sağlayan güçler olduğunu düşünüyorum.
Bizim küçük cadı ile ilgili bir anımı yazmak istiyorum İlkokul ikinci sınıf veya üçüncü sınıf sabah okula gidiyor, öğlen evde oluyor, ben işteyim, okuldan geldikten sonra beni aradı, karnım ağrıyor dedi. Yapılması gerekenleri söyledim, biraz zaman geçti, yine konuştuk, ağrı devam ediyor, tekrar birşeyler yapmasını söyledim, biraz daha zaman geçti, hala karnı ağrıyor, tabi dayanamadım, izin aldım, eve koştum. Gördüğüm manzara bizim küçük cadı kanapeye uzanmış, baş ucunda bir bardak su, elinde hastalıklarla ilgili bir kitap, okunan sayfa karın ağrısı, tedavi şekli, bizim cadı kendine uyan kısmı okumuş ve ben eve vardığımda karın ağrısı geçmiş, yani teşhis konulmuş, tedavi bulunmuştu. İnşallah bu anlatıklarımı kendi çocuklarınla da daha çeşitli ve neşeli şekilde yaşar. Şimdilik çocuk sahibi olmayı bir hastalık gibi görse de inşallah sağlıklı ve mutlu yaşarlar ömür boyu.
Bu arada hastalıklarla ilgili teşhis koyma, tedavi etme hala sürüyor.
Çok heyecanlı ve farklı günler yaşıyoruz, şimdilerde en heyecanlı olanı çocuğunu düğününe hazırlanmak gibi geliyor. Ömür boyu sağlıklı , huzurlu ve mutlu yaşamalarını diliyorum.

Çarşamba, Temmuz 18, 2007

Epeydir size yazmak istediğim çok kolay bir pasta kek tarifi var. Sevgili Dalya’nın beş dakika da çok şık yaptığı güzel bir tatlı yok yok pasta, hatta malzemenin çeşidine göre tat alabilen, çocuklarımızın doğum günlerinde yapabileceğimiz bir pasta.

Dalya’nın Pastası
4 yumurta (sarıları beyazları ayrılmış)
1 su bardağı şeker
1 limonun kabuğu
1,5 bardak kekun
1 fincan zeytinyağı
Ortası ve üstü için mevsim meyvaları (ananas, çilek,vişne,şeftali,kayısı, tabi çikolatalı sos ile..)
Hazır pasta kreması

Çukur bir kapta yumurta beyazları iyice çırpılır, köpük haline gelinceye kadar, şekeri ekleyip çırpmaya devam edin. İyice çırpın, çatalla çok kolay çırpılıyor. Sonra yumurta sarılarını, unu, limon kabuklarını ve yağı ekleyin. Güzelce karıştırın. Yuvarlak bir kek kalıbını yağlayın, büyük boy borcama koyun, bu ölçü tam geliyor. Keki tepsiye koymadan önce fırını yakın, 160 derecede. Keki fırına koyun çok çabuk pişiyor ve kabarıyor dikkat edin. Piştikten sonra fırından çıkarın. Soğuması için serin bir yere koyun. Elinizdeki meyva her neyse az bir miktar ile bir bardak suyundan elde edin. Yani çilek ise bir avuç çileği çukur bir kaba, biraz su, biraz pudra şekeri ile kaynatıp,soğutun. Diğer çilekleri yıkayıp süzgeçten süzün. Kremayı üstündeki tarif gibi hazırlayın. Çok az yağ ilave edebilirsiniz.
Soğuyan keki parçalamadan tepsiden çıkarın. Ortadan ikiye kesin.Sarıları ve beyazları ayrı koyup çırptığınız için kolayca ayrılıyor. Servis yapacağınız tepsiye kekin alt parçasını koyun, üstüne kaynatmış olduğunuz çilekli su ile ıslatın.Küçük bir kaşıkla serpme şeklinde olacak. Sonra çırptığınız kremayı sürün, üstüne yıkadığınız çilekleri koyun, kekin öbür yarısını üstüne kapatın. Aynı ıslatma ,krema sürme ve çilekleri en üstüne muntazam bir şeklinde dizin. Buzdolabı da 10 dakika bekletin. Çok şık ve lezzetli bir pasta oluyor. Deneyin siz de beğeneceksiniz. Dalya bunu bize ananasla yapmıştı. Çok güzel olmuştu.
Düğün
Düğün biteli bir hafta oldu. Nasılız ne durumdayız açıkcası bilmiyorum. Hatta yaşadıklarımızın bir rüya olduğunu sandığımız günler daha çok, herşey güzel oldu, çok eğlenilen bir düğün yaşadık. Hatta bir ara annemin “ kız annesi bu kadar oynar mı” cümlesini bile duydum. İnşallah ömür boyu her günleri düğün gibi geçer.

Büyük şehirde yaşamak çok zor, istekler farklı, yaşanmak istenenler farklı olabiliyor, önemli olan bu farklılıklarda ortak payda yaratabilmek, huzurlu yaşamayı becerebilmek.

Bu düğün telaşı içinde kendimize fazla zaman ayıramadık. Annem gelirken döğme istemiştim. Arapgir’den gelen daha lezzetli oluyor, suyundan toprağından olsa gerek. Bolca ayranlı çorba yaptık. Bu sıcak günlerde çok lezzetli ve de doyurucu oldu. Önceki aylarda yazmıştım. Tekrar edeyim. 2 bardak aşurelik buğdayı bol su ile yıkayın. Üstünü dört parmak geçecek su koyun. Ocakta kaynadıktan sonra 10 dakika daha pişirin, 1 kaşık tuz ekleyin haşlanırken , 10 dakika kaynadıktan sonra ocağı söndürün. Yarım, bir saat sonra ocağı tekrar yakın, kabarmış buğdayların üstüne, kaynamış su ilave edin. Kabardığı için üstünü örtecek kadar olsun. 20 dakika daha kaynatın, soğumaya bırakın. Biraz ılındıktan sonra geniş bir kaba 4-5 kaşık alın, üstüne bolca yoğurt koyun, karıştırın, su ilave edin, çorba kıvamına getirin, üstüne de nane,taze veya kuru farketmez.
Aşurelik buğdaydan bir tencere pişirip dolapta saklayabilirsiniz. Akşamlar bir kase, bu sıcak havalarda çok iyi ve serinletici gelecektir.

Geçen hafta pazarı gezebildim. Üzümleri görünce cok sevindim. Ben çok severim. Böyle çavuş üzüme benzeyen sanki çekirdeksiz gibi görünen ama bazıları çekirdekli üzüm aldım. Yanlız yerken insanın ağzında su gibi bir tat bırakıyor. Ben daha üzüm tadı bekledim. Herhalde bu sıcaklardan her sebze, meyve çok hızlı oldu, ondan mı acaba, yoksa çabuk olsunlar diye verilen ilaçlardan mı? Yine de üzüm çok güzel bir meyve.

Çarşamba, Haziran 13, 2007

ÖNCELİKLER

Aslında ben hayatımdaki önceliğin tamamen değiştiğini 1978 temmuz 28’in de anlamıştım. Artık ben veya aile içindeki diğer kişiler değil, yemek değil, içmek değil, gezmek değil, giymek değil, alışveriş etmek değil, hayatın herhangi birşeyinden zevk almak değildi. Tek öncelik anne olmuştum ve artık benim bir kızım vardı. Bana göre onun yaşaması, nefes alması, yemesi, içmesi , sanki ömür boyu bana bağlı olacak.
Bu yazdıklarım çok kısa bir dönemde değişmeye başlıyor, bana göre kırkı çıkmadan ortaya çıkıyor, onun istediği gibi davranmaya başlıyorsunuz. Ağladığında emzirmek, altını değiştirmek, gazını çıkarmak gibi...
Çetin Altan’nın bir yazısında yeni doğmuş bir bebekle ilgili insanların yaşadıkları panik heyecan ve de ilk defa oluyormuş gibi davranmaları ile ilgiliydi. Yazıda Çetin Altan diyordu ki insanlar her yeni bebekte duydukları panik ve heyecanı hayata yeniden başlamak, yeni bebeğin insanlara umut vermesi olarak açıklıyordu. Ben bu yazıya bayılmıştım. Her bebek, nerede doğarsa doğsun yeni bir heyecan ve yeni bir umuttu.
Hatta bu bakma ve öncelik işine öyle bağlanmıştım ki, kızım nefes aldığı sürece ben de nefes alabiliyordum. Bu konuyla ilgili o kadar çok şey yazabilirim ama burada anlatmak istediğim, benim bütün hayatımı öncelliklerimi hatta bu son yıllarda insanlara karşı daha temkinli olmayı öğreten değiştiren kızım evleniyor.
Bu yüzden önceliklerim yeni doğmuş bir bebek gibi değişip onun düğün hazırlıklarına yöneldi. Bu yüzden bloğa yazamıyorum. Kaç günden beri bunun bir açıklaması olmalı diye düşündüm. Sizlere yazmalıydım. Ama başlangıç ne olmalı? Nihayet bugün buldum. Öncelikti. Tabii ki yemek yapıyorum, alışverişe gidiyorum. Yani hayatım devam ediyor. Ama aklımın tamama yakın kızımın düğün hazırlıklarında, böyle olunca yazı yazmak sanki daha sonraki konu yani benim önceliğim değil!
Sonra düşündüm insanın çocuğunun olması demek ; onu büyütmek, bildiklerini ona öğretmek, bütün hayatında rahat ve mutlu yaşaması için elinden geleni yapmak, bizden sonraki yaşamında daha huzurlu ve rahat olması için ona yardımcı olmak, en önemlisi doğru kararlar vermesini sağlamak valla hepsi çok zordu. Ama çok heyecanlı ve yorucuydu.
Hergün öğrendikleri ile size dönüp sen bu konuda yanlış düşünüyorsun cümlesini duyana kadar büyümüş olmalarını kabul etmek çok zor oluyor. Çocuk büyütmenin en güzel yanı da sürekli uyanık ve sakin olmalısınız. Hangi anda sizi şok edecek sözler söyleyecek bilmiyorsunuz.
Sizin anlayacağınız biz 1,5 aydır düğün hazırlığındayız. Üstelik bizim düğün en sade, en şatafatsız olanından, çünkü benim kızım böyle istiyor. Buna rağmen herşey detay, gelinlik, davetiye , damatlık, bizim kıyafetlerimiz, salon süslemesi, menü,
Aslında bizi rahatlatan evleri hazırlanmıştı. Sadece geriye düğün yeri, düğün günü, davet edilecek insanlar, davetiye, ....Buna rağmen benim yüreğim ağzımda, sakinleşeceğim, ne zaman düşündüm, ilk konuklar kapıdan girdiği zaman.

Bu arada pazarları kaçırmamaya çalışıyorum. Bolca enginar pişirdik. Hatta bazı günler sadece enginar yedik. Koşuşturmadan yemek yapamadığımız günlerde enginarlar limon, bir tatlı kaşığı un ve bir tatlı kaşığı zeytinyağı ile haşlayıp yanına da bir salata çok sağlıklı bir akşam yemeği haline dönüşebiliyordu. Bezelyeler çok güzeldi, Dolma biberler daha lezzetli olmaya başlıyor. Biber dolması yaparken pirince biraz bulgur ekleyin çok daha lezzetli oluyor. Benim kızım mantarcılık okuyor, geçen hafta istirdye şeklinde kendi yetiştirdikleri mantarlardan getirdi.

Pilav gibi bir şey olsun dedim. Arpa şehriye pilavı yaptım. Mantarlı,kabaklı,soğanlı ve kırmızı biberli çok lezzetli ve şık bir pilav oldu.
Soğanları küp doğradım, bir diş sarmısak, mantar,kırmızı biber,kabakları soteledim. Şehriye miktarına göre suyu ekledim.( bir bardak şehriye,2 bardak su gibi) Sebzeler biraz pişince şehriyeleri ekledim. Üstüne bir domates doğradım. Tuz karabiber , altını kısıp suyunu çekene kadar pişirdim. Servis sırasında derotu koyun çok lezzetli oluyor.

Cuma, Nisan 27, 2007

Şimdiler de kabak çoğalmaya ve daha lezzetli olmaya başladı. Hazır canım bezelyeler çıkmışken kabakla karışık güzel renkli yemekler yapabilirsiniz.

Çok güzel bir kabak yemeğimiz vardı. Hep size yazmak istedim ama herhalde yazmamışım. Çocuklarınıza ve özellikle kabak yemeği yemem diyen eşler için çok lezzetli bir kabak yemeği.

Fırında Kabak

5 adet kabak
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yumurta
3 kaşık un
Beyaz peynir
Kaşar peyniri
Tuz, karabiber
1 bardak süt
Dereotu

Kabakları dörde bölün, küçük küpler halinde doğrayın. Tavaya zeytinyağını ve küçük doğranmış kabakları koyun ocağı yakın. Ara sıra hafifce kabakları ezmeden, kabakların sularını verip çekmesi için pişirin. Çukur bir kapta bir yumurtayı,sütü ve unu iyice çırpın ve dereotu, bir avuç peyaz peynir, tuz ve karabiber ilave edin. .Kabaklar iyice suyunu çekince ocaktan alın. Bir fırın tepsisine koyup ılınmasını bekleyin. Ilındıktan sonra hazırlamış olduğunuz sütlü, peynirli karışımı kabakların üstüne dökün. Güzelce kabaklara malzemenizi yayın. 180 derece fırında pişirin. Fırında çıkmadan bir avuç kaşar peynirini üstüne ilave edin. Kaşarlar eriyince fırından çıkarın. 10 dk dinlendirin. Dilim dilim servis yapın.

Afiyet olsun.

Çarşamba, Nisan 18, 2007

Bir kaç günden beri yazamadım. Çünkü benim kurdeşenler yine azıttı. Bir seneye yakın bir kaç çeşit ilaç içiyordum. Son bir buçuk aydır, hepsini bıraktım. Sadece çok kötü olduğum zamanlar özellikle aç karnına içiyorum, daha etkili oldu. Bir günün yarısını iyi, yarısını heryerim şişmiş, kızarmış ve bolca kaşınan bir şekilde yaşamak iyi değil, daha doğrusu yaşam kalitesi biraz düşmüş oluyor. İnşallah önümüzdeki günlerde daha iyi olacağım. Bu arada bu çeşit rahatsızlığı olanlardan öneriler bekliyorum.

Daha önce de bahsettiğim gibi geçen hafta sanat okulunun açılışı yapıldı. Çok güzel oldu. Nisan ayının son haftası itibaren cafesi de faaliyette olacak. Özellikle her yaşta bale, piyano,vurmalı çalgılar,pilates,yoga, nefesli çalgılar, oryantal....gibi sanatın birçok dalında hizmet verecek.

MODA AKADEMİ- Kadıköy, yoğurtçu parkı bitişiğinde- İlgilenenlere tel no.0216-5410051. Bale Öğretmeni ÖNAY MİSER

Ben daha şimdiden yoga için hazırlanıyorum. Benim kurdeşenlere iyi geleceğini düşünüyorum. Arkasından bir müzik aleti çalmayı çok istiyorum. Aslında gönül bale yapmak ister ama bu saatten sonra bizlere yoga daha faydalı olacak diye düşünüyorum. Bence sizler de düşünün belki de içinizde kalan bir şey vardır. Denemek lazım, ruhumuzu aydınlatmak için.

Çok lezzetli bir patlıcan dolması tarifi yazmak istiyorum. Önümüz yaz patlıcanlar biraz daha doğal çıksın, yani elinize aldığınız zaman sünger gibi değil, dolgun ve rengi daha patlıcan rengi gibi olduğu zaman, mayıs sonu gibi olabilir. Patlıcanları yıkayıp tuzlu suya koyduğunuzda siyah bir renk çıkmalı, şimdikiler gibi suyu sünger gibi çekmemeli.

Zeytinyağlı Patlıcan dolması
1 kg patlıcan
5 adet soğan
1 s bardağı pirinç
1 çaybardağı zeytinyağı
2 adet domates
2 çorba kaşığı kuru nane
Tuz, karabiber

Patlıcanları kiç soymadan yıkayın, ortalarından bölün, içlerini oyun, patlıcan içlerini hemen bir kaşık zeytinyağı ile tavada kısık ateşte pişirin. Oyduğunuz patlıcanları içi hazırlanana kadar tuzlu suda bekletin. Soğanları küp şeklinde doğrayın. Soğanları hiç yağsız tavaya koyup 10-15 dk kendi suların verip çekmesini sağlayın. Daha sonra yağı ekleyin, hafifçe kavurun. Patlıcan içleri, pirinçleri,karabiber,tuz,naneyi soğanlara ekleyin. 1 bardak su ilave edin. 2dk kaynasın.Ocağı kapatın, dolma içi dinlensin. Patlıcanları hazırladığınız içle doldurun. Çok sıkı ve çok dolu doldurmayın. Domatesleri dilimleyin, patlıcanlara kapak yapın. Patlıcan dolmalarının altına veya yanlarına bıçakla birer delik açın. Tencereye dik olarak dizin. Bir yemek kaşığı zeytinyağı gezdirin, tuz atın, kaynamış 1 bardak suyu ekleyin. 10-15 dakika kısık ateşte pişirin. Dinlendikten sonra afiyetle yiyin.

Perşembe, Mart 22, 2007

Önümüzdeki günler içinde Kadıköy ilçesinde bulunan bir sanat okulunun cafesi ile ilgili bir çalışmam olacak. Bu yüzden yemek yapmayı ve yaratmayı seven, damak tadı gelişmiş, hep bir cafe hayali kuran ve ön deneyim kazanmak isteyen , çalışma arkadaşlarına ihtiyacımız var. Eğer böyle bir çalışmaya katılmak isteyen olursa mail adresimden bana ulaşabilir.

menevseelhan@hotmail.com
KÖKLER, SAPLAR, YAPRAKLAR

Niye böyle bir başlıkla başladım dersiniz. Bugün bizim burada pazar kuruluyor. Ispanak ve semizotu aldım. Semizotlarını alırken biraz yoğurtlu salata yaparım, kök ve sapları ile yemek, ıspanak içinde aynı şeyler geldi aklıma, sadece köklerini ayrı ayıkladım. Onları az haşlayıp sarmısak, zeytinyağı ve limonla salata yapabilirim.
Böylece sapları,kökleri ve yaprakları ayrı olarak farklı lezzetlerde, farklı yemek yapabileceğim. Ispanağın geri kalan yaprakları ile soğanla soteleyip kendi suyunu iyice çektirdikten sonra, bir fincan pirinç haşlayıp, sotelenmiş ıspanakla karıştırıp, fırın tepsisine yayıp üstüne de bir avuç kaşar serpip farklı bir ıspanak yemeği yapabiliriz. Semizotu yemeğini daha önce yazmıştım ama hatırlatmak için, bir kaşık zeytinyağında soğan ve sarmısakları soteleyip üstüne semizotlarını koyun, semizotu da bolca su salan bir sebze olduğu için, sularını saldıktan sonra bir fincan bulgur ekleyip güzel bir yemek yapabiliriz.
Her zaman yazıyorum, aslında bizler gerçekten şanslıyız. Bu kadar güzel sebzelerin bulunduğu bir ülkede yaşadığımız için, bu yüzden mutlaka semtinizde bulunan pazarlara mutlaka uğrayın. Büyük marketler de yıkanmış torbalara tıkılmış sebzelerden uzak durun. Gerçekten pazardaki ve marketteki arasında çok fark var.
Yemek yapmayı ve sunmayı seviyorsanız bu farkları zaten göreceksiniz. Hatta yurt dışına giden çok insanla tanıştık ve bu konuda konuştuk. Hepsi aynı fikirde bizim sebze ve meyvalarımız çok lezzetli, onların görüntüsü çok güzel olabiliyor ama tatlar hiçbir zaman bizim ülkemizdeki gibi değil. Eğer bizler bu tatları fark edip ailemize ve özellikle çocuklarımıza öğretmezsek, onlar da kendi çocuklarına bunları öğretemeyecek.

Pazartesi, Mart 19, 2007

Bahar geldi, pazarlar bezelye, enginar ve otlarla doldu. Şimdi biz olmayan kıştan dolayı biraz sersem durumdayız. Bu yüzden çok sağlıklı ve bizi bahara hazırlayacak bir çorba yazmak istiyorum. Bu çorbanın ön malzemesini, ben kendim için kurdeşenden dolayı ödem atmam için önermişlerdi. Ben evdeki herkesin içeceği hale getirdim. Hem lahanalar azalmaya başladı. Beyaz canım lahanalar bitmeden güzel bir çorba yapalım.

Lahanalı mercimek çorbası

½ lahana
2 demet maydanoz
4-5 adet soğan
1 yemek kaşığı yağ
1 bardak kırmızı mercimek
Tuz,karabiber,kırmızbiber

Büyükçe bir tencereye yarısından bir fazla su koyup ocağı yakın. Su kaynamaya başlarken lahana, maydanoz (kökleri ile birlikte), soğanları da dörde bölerek tencereye koyun. Bütün malzeme iyice pişsin. Lahanalar iyice yumuşayınca bir bardak mercimeği yıkayıp tencereye ekleyin. Mercimekler iyice pişsin. Bir el blendırı ile bütün malzemeyi iyice ezin. Biraz taneli olacak şekilde de olabilir. Ezilmiş ve koyulaşmış çorbaya tuz,yağ ve baharatları ekleyin. İsterseniz biraz limon ekleyebilirsiniz. Öğlen ve akşam büyükçe kaselerde için, hatta sadece akşam yemeği olarak içerseniz, sabahleyin çok zinde ve dinç kalkabilirsiniz.

Salı, Mart 13, 2007

Hiç soğan çorbası yaptınız mı? Soğan bence kendi başına bir yemek, çünkü hani hep ağzımızda bir tekerleme gibi söylenen “soğan, ekmekle bile doyarım” çok doğru bir tanım. Evet isterseniz soğan ekmekle karnınızı doyurabilirsiniz. Bizim oralarda soğan gerçekten her yemeğin yanında katıktır. Gerçi biz “yemeğin içinde soğan var mı” varsa ben yemem diyen insanlarla karşılaştık.
Bizim evde soğan konusunda hiç problem yoktur. Hatta soğanları ay şeklinde doğrayıp fırında da balık mı pişirmedik, aynı şekilde doğranmış soğanlarla kiş mi yapmadık, yine aynı şekilde bol soğan doğrayıp kereviz bile pişirdik. Servis sırasında kerevizlerin ortasında bolca soğan çok lezzetli oluyor. Bizim oralarda soğarıç denilen soğan kavurması var, börek yapılır, çorbalara sos olarak dökülür, yine aynı şekilde pişmiş yemeğin üstüne dökülür. Bizim yaptığımızdan biraz daha fazla kavrulur ve tereyağı ile, biz daha az kavurup veya sotelemek diyelim, ya da soğanların kendi sularını salmasında biraz daha fazla pişirmek gibi.

Akşam yemeğinde bayat ekmekleriniz içinde böyle bir harç yapabilirsiniz. Önce soğanları ay doğrayın, yağsız ve susuz tavaya koyun, ocak kısık olsun, soğanlar önce kendi sularını versin, sonra 1 yemek kaşığı yağ ekleyin, sotelemeye devam edin, soğanlar tavaya serilince ocağı söndürün. Baharatla tatlandırın, kırmızı biber,karabiber,kekik,fesleğen, ekmek dilimlerinin üstüne koyun, eğer isterseniz birer küçük parça kaşar parçası her dilim üstüne, ısıtılmış fırında 10 dk fırınlayın. Çok lezzetli ve sağlıklı ekmek dilimleri, afiyet olsun

Bir küçük soğanla yapacağınız pirinç pilavı çok lezzetli olacaktır. Bulgur için bol soğanlı, yazın biberli,domatesli, soğan deyince insanın aklına çok çeşit yiyecek gelebiliyor. Soğan olamayan zeytinyağlı dolma duydunuz mu?
Çok sade leziz ve kolay bir soğan çorbası yaptım, sizlerde deneyin çok hoşunuz gidecektir.

Soğan Çorbası

6-7 tane soğan
2 yemek kaşığı zeytinyağı
3-4 kaşık un
5-6 su bardağı un
1 tatlı kaşığı şeker
Ekmek
Kaşar peyniri
Tuz,karabiber,kırmızıbiber

Soğanları ay şeklinde doğrayın, tencereye yağı ekleyip ocağı yakın. Soğanlar hafifce sotelenmeye başlasın. Soğanları iyice kendilerini salınca 1 tatlı kaşığı ilave edin. 4 kaşık unu soğanların üstüne dökün, beraber soteleyin. Kaynamış suyu ekleyin. İyice karıştırın. Tuz ve baharatları ekleyin. Özleşene kadar 15 dk kaynatın. Servis sırasında dilimlenmiş ekmekleri fırında kızartın, çorbayı kaseye koyun, üstüne kızarmış bir dilim ekmek, onun üstüne de rendelenmiş kaşarları dökün. Çok leziz bir çorba , bizim evde fotografı çekene kadar tükendiği için bir daha ki sefere fotografını koyacağım.
Bu arada kırmızı soğanı da unutmayalım. Nasıl güzel bir renk ve tat, aslında biz çok şanslıyız, bizim ülkemizde nereye giderseniz gidin, herzaman çok çeşitli ve lezzetli yiyecekler bulabiliriz. İş ki bunların kiymetini bilip, koruyalım.

Çarşamba, Mart 07, 2007

Cafe günlerinde nohut yemeği yapardık. Ama hiç susuz bol domatesli, bol baharatlı bir nohut yemeğimiz vardı. Çok severek tüketilirdi.

Baharatlı, Körili Nohut

2 bardak haşlanmış nohut
2 soğan
3 diş sarmısak
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Zerdeçal, köri, kişniş,kırmızıbiber
Tuz
5-6 adet olgun domates

Tencereye yağ ve küçük küpler halinde doğranmış soğanları ve sarmısağı koyarak ocağa koyun. Soğanlar hafif yumuşayınca zerdeçal,kırmızıbiber,kişnişi ekleyin. Baharatların kokusu gelmeye başlayınca haşlanmış nohutları ekleyin. Yavaşça karıştırın. Tuzu ekleyin. Nohutlar soğan ve baharat karışımı ile sotelensin. Üstüne küpler halinde doğranmış domatesleri ekleyin. Tencereyi sallayın. Fazla karıştırmayın. Ocağı kısın. Domatesler sularını salsın. 1 tatlı kaşığı köriyi de ekleyin. Nohutlar iyice pişince yemeğiniz hazır olacaktır. Su eklemeyeceğinizden ara ara tencereyi sallamanızda fayda var. Eğer nohutların pişmediğini düşünürseniz, 1 bardak kaynamış su ilave edebilirsiniz. Bu yemek yazın domateslerin bol olduğu zamanlarda daha çok domatesle daha lezzetli oluyor.
Kış mevsimi sırasında bol bol bakliyat tüketmek gerekiyor. Geçen hafta nohut pişirdim. Biraz arttırmıştım. Pilav veya çorbalara katmak için. Bu sefer salata yapayım diyorum. Piyaz şeklinde olabilir. Soğan,maydanoz,dereotu...

Zeytinli Nohut Salatası


1 bardak haşlanmış nohut
Birkaç yaprak yeşil salata
1 soğan, kuru ve taze
5-6 tane çekirdekleri çıkarılmış zeytin,siyah ve yeşil
1 adet kırmızı biber
Limon
Zeytinyağı
2 diş sarmısak
tuz

Nohutları akşamdan ıslatın ve ertesi günü yumuşayıncaya kadar pişirin. Nohutları ıslatırken bir tatlı kaşığı tuz eklemeyi unutmayın. Tuz daha çabuk pişmesini sağlıyor.
Bütün malzemeleri güzelce doğrayın. Nohutları bütün mlzemelerle iyice karıştırın. Zeytinyağı, limon ve sarmısakları başka bir kapta iyice karıştırın. Salatanın üzerine dökün. Yaz aylarında bol domatesle de yapabilirsiniz.

Pazar, Mart 04, 2007

Karnabahar, brokoli kış sebzeleri içinde çok çeşit yemek yapacağınız ikili, karnabaharları güzelce haşlayın, haşlama suyuna bir dilim limon ve biraz tuz eklemeyi unutmayın.İkisini birden haşlayacaksanız, kaynamış su içine önce karnabaharları suya değmeyen kısımlara da brokolileri koyun, böylece haşladığınız zaman brokoliler buharda pişmiş gibi yemyeşil kalacaktır. Bu iki sebze ile yapacağınız en kolay yemek beşamel soslu ve kaşar peynirli ve fırında pişen ograten tarzı yemeklerdir.
Bence beşamel sosu neyin üstüne koysanız çok lezzetli ve şık bir yemek olur.
Önemli olan beşamel sosu kendinize ve malzemelerinize göre tatlandırmak.
Resmini göreceğiniz karnabahar yemeğinde, beşamel sosun içinde soğan ve yeşillikler var, hem yeni bir tat ve şık bir görüntü oldu.


Soğanlı,Yeşillikli Karnabahar


1 adet karnabahar,
1 soğan
1 havuç
2 yemek kaşığı zeytinyağı
2 yemek kaşığı un
3 bardak süt
Maydanoz,kereviz yaprağı
Üstü için bir avuç kaşarpeyniri


Yukarıda bahsettiğimiz gibi karnabaharı haşlayın. Bir fırın kabına dilediğiniz gibi yerleştirin.Sonra geniş bir tavada ay doğranmış soğanları yağda hafifce öldürün. Rende veya küçük küp doğranmış havuçları soğanlara ekleyin. Un ekleyin, soğan ve havuçlarla kavurun. Sütü bu karışıma ekleyin.İyice karıştırın topaklanmasın, kaynamaya başlayınca altını söndürün. Maydanoz,tuz,karabiber varsa kereviz yapraklarını ekleyin. Akıcı kıvamda bir sos elde edin. Sütü az geldi ise biraz daha ekleyin.Sosu karnabaharların üstünü tam kaplayacak şekilde dökün. 180 derecede 10 dk önce ısıtılmaya başlanmış fırın koyun. Beşamelli karnabahar fırında pişmeye başlasın, çıkartmadan önce kaşar peynirleri üstü dökün.


Eğer brokoliniz varsa karnabaharlar haşlanırken onu da haşlayıp, yemeğinize çok güzel bir renk ve tat katabilirsiniz. Beşamel sosta önemli olan kendinizden bir şeyler katmaktır. Bazen biraz limon kabuğu, portakal kabuğu, soğan yerine pırasa, nane, kekik hatta köri, baharat çeşitleri....gibi

Perşembe, Mart 01, 2007

Biberiye diye çok güzel bir baharat var, bilmem hiç dikkat ettiniz mi? Hatta bahçelere süs bitkisi olarak da ekiliyor. Ya da fazla uğraşmayın. Baharatçılarda satılıyor. Bir paket alın. Baharatların yanına koyun. Özellikle et yemeklerinde kullanıyorlar, ama siz patates yemeklerinde kullanın. Hatta biraz önce bahsettiğim dilimli fırın patateste , ya da püre yaptığınız patateste çok lezzetli oluyor.
Patates püresi ile yapılmış fırında pişen biberiyeli patates pizzası var. Daha yaza doğru yazmak istedim. Ama belki denemek istersiniz, çok lezzetli bir yemek.

Peynirli Patates Fırında

5 adet patates
1 yumurta
3 yemek kaşığı nişasta
Beyaz peynir, kaşarpeyniri
Domates
Çekirdekleri çıkarılmış bir avuç siyah zeytin
Biberiye, kekik
Karabiber tuz

Patatesleri haşlayın ve sıcak sıcak ezin. Çünkü patatesler en iyi sıcakken eziliyor. Biraz soğuduktan sonra yumurta ve nişaştayı da patatese katıp iyice karıştırın. Bu arada karabiber,tuz kırmızıbiber de katabilirsiniz. Zeytinyağı ile yağlanmış fırın tepsisinin üstüne biberiyeleri serpiştirin ve ezilmiş ve tatlandırılmış patatesleri biberiyelerin üstüne güzelce yayın. Tepsinin dibinde biberiyeler onun üstünde ezilmiş patatesler olacak şekilde bütün tepsiyi hamur gibi kaplayın. 180 derece de ısıtılmış fırında 15 dakika fırınlayın. Fırında çıkardığınızın patateslerin üzerine sırası ile dilimlenmiş domatesleri, beyaz peynirleri ve zeytinleri yayın. En üstüne bir avuç kaşar peyniri gezdirin. Biraz da kekik tabii, fırına tekrar koyun. Peynirler eriyince çıkarın. İşte size hem patates ve yemek yanında süs olacak çok güzel bir yemek.
Yemek yapmak istediğimiz zaman önce elimizdeki malzemeleri değerlendirmeliyiz. Elimizdekileri düşünüp onlara ekler yapabiliriz. Örneğin patates hepimizin evinde olmazsa olmazlarındandır. Patates kızartması herkesin çok severek yediği bir yemek türüdür. Ama patatesten farklı şekillerde yararlanabiliriz. Dilim dilim doğrayıp zeytinyağı ve baharatlarla tatlandırıp fırında pişirebiliriz. Çok lezzetli ve kolay yapılabilinir. Patates ve elma ile yapacağınız güzel bir yemek daha, hem de fırında pişmiş...

Elmalı patates

4 adet patates
3 adet elma
1 soğan
Kaşarpeyniri
Rendelenmiş muskat
Karabiber, kırmızıbiber
2,5 bardak süt

Patatesleri ve elmaları yuvarlak dilimler halinde doğrayın. Yağlanmış fırın tepsisine bir patates, bir elma şeklinde yarılar üst üste gelecek şeklinde dizin. Soğanları ay şeklinde doğrayın az bir zeytinyağı ile tavaya koyun, hafifce soteleyin. Soğanlar sotelenince üstüne süt dökün, kaynatın, tuz,karabiber ve muskatı ekleyin. Ocağı söndürün, süt ve soğan karışımını patates ve elmalı karışımın üstüne dökün. 170 derece az ısıtılmış fırırna koyun 15 dk sonrada rendelenmiş kaşarı ekleyin. Üstleri iyice kızarana kadar pişirin.

Sadece patateslerle de bu yemeği pişirebilirsiniz.

Pazartesi, Şubat 19, 2007

Kış bitmeden cafe günlerinde her hafta yaptığımız ve sevgili Tijen İnaltong kitabında (Mevsimlerle Gelen Lezzetler) yer alan bir sebze çorbasını da sevgili arkadaşım Sinem için yazıyorum. Aşure'de bizde “ben içinde her sebzenin ve bakliyatın olduğu çorbaları seviyorum nasıl yapılıyor deyince,” tabii ki Minnestrone geldi aklıma, Sevgili Tijen Hanıma çok teşekkürler, ufkumuzu açtığınız için.

Cafenin tahtasına bu çorbayı yazdığımızda uzun bir süre minestrone ne demek diye sormak ve denemek için cafeye gelen bütün müşterilerimize sevgi ve selamlar.

Sebze Çorbası-Minestrone (İtalyan usulü)

2 patates
2 soğan
Kereviz sapı
3-4 diş sarmısak
1 su bardağı barbunya
2 havuç
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 su bardağı domates püresi
Çeyrek bardak arpa şehriyesi, yıldız makarna
Maydanoz
Tuz kırmızıbiber, karabiber,nane

Büyükçe bir tencereye yarısına kadar su ile doldurun. Sebze suyu olursa daha iyi olur. Ispanak, pazı gibi haşladığınız su. Tencereye domates püresini ekleyin. Ocağı yakın, su kaynamaya başladığı zaman sıra ile bütün malzemeleri küçük küpler halinde doğrayıp kaynamış suya ekleyin.Yağ, soğan, sarmısak, havuç, patates, kereviz sapları , sonra barbunyayı tencereye koyun. Bütün sebzeler pişince en son arpa şehriye ya da yıldız makarnayı ekleyin.Çorbanız özleşmeye başlayınca suyunu kontrol edin. Maydanoz ve baharatları ekleyin. Bu çorba italyan usulü olduğundan servis sırasında kaşar peyniri ekleyebilirsiniz.
Kış aylarında yapılan salatalar bence yaz aylarındakinden daha renkli ve çeşitli, bu aylarda bol miktarda bulunan turp çeşitleri (kırmızı,beyaz,siyah), havuç, brokoli, karnıbahar, lahana (kırmızı,beyaz), ıspanak,pırasa,patates, bakliyatların hepsi, mercimek, kurufasulye, barbunya, nohut, mısır, bulgur,pirinç,makarna çeşitleri..... bu listeyi çok uzatabiliriz. Bu malzemeleri çeşitli şekillerde doğrayıp, ya da rendeleyerek sadece zeytinyağı ve limonla tatlandırarak kendimize sağlıklı bir öğün yemek yapabiliriz. Hatta ıspanak, pazı gibi sebzeleri haşlayıp sadece yoğurtla karıştırıp yiyebiliriz.

Ben arkadaşımın evinde yedim. Kuskuslu ve sebzeli salata onu anlatmak istiyorum. O salatayı görünce nelerden kış salatası yapabilirim diye düşündüm. Çok fazla çeşit çıktı. Sizlerde evinizde hiç vaktim yok yemek yapamıyorum diyorsanız, salataları yapabilirsiniz. Hem kolay, hem sağlıklı, hem de besleyici.
Önce kuskuslu olanı yazacağım. Sonra yeşil mercimekle yapılan çok şık bir salata.

Sebzeli kuskus salatası
½ paket kuskus
2 rendelenmiş havuç
2 yemek kaşığı bezelye
4-5 adet salatalık turşusu
4 adet yeşil soğan
2 yemek kaşığı mısır
Maydanoz,dereotu (yarımşar demet)
Tuz, zeytinyağı, limon

Yarım paket kuskusu 3 bardak su ile haşlayın. Diğer taraftan salata kasesine bütün malzemeleri koyup karıştırın. Malzemelerin üstüne ılınmış kuskusları ekleyin
Güzelce karıştırın. Zeytinyağı ve limonu ekleyin. Çok renkli ve sağlıklı bir yemeğiniz oldu.

Aynı şekilde sadece yeşil mercimekten böyle bir salata elde edebilirsiniz. Bu sefer mercimekleri haşlıyorsunuz. Bir bardak yeşil mercimeği 2 bardak soğuk su ile haşlayın ve süzün. Mercimeklerin dağılmamasına dikkat edin. Kaynadıktan sonra 5-6 dk yeterli olacaktır.
Mercimek salatasına çok ince doğranmış pırasa da koyabilirsiniz.

Pirinçle yapılan salata-çin pilavı adı verilen salata da çok renkli ve lezzetli oluyor.

Sadece karnıbahar ve brokoli haşlayarak da çok leziz salatalar yapabilirsiniz.

Pazartesi, Şubat 05, 2007

Aşure ayı ve ben tabii ki aşure yaptım. Öncesinde yazmadım, heryerde bolca tarif var. Ama aşure bana göre hissedilerek pişirilmeli, böyle yazınca diyeceksiniz sen bütün yemekler için öyle söylüyorsun. Doğru ama aşurede şöyle silkinip kendimize gelmeliyiz. Bütün bir yıl neler yaptık, neler yapmak istiyoruz, nasıl bir yaşantı bizi mutlu ediyor. Bütün bunları şöyle bir kafamızda geçirip aşure pişirmeliyiz.
Hatta artık komşuluk kalmadığı için en eski arkadaşlarımıza aşure yapmalıyız. Aşure yaparken kimlerle paylaşayım diye düşünmeliyiz. Yani aşure tek başınıza yiyeceğiniz bir tatlı olmamalı. Niye böyle yazdım. Çünkü ben çocuktum annem aşure yapardı, büyükçe bir kovaya doldurur, içinde koca bir kepçe ile komşulara kepçe kepçe dağıtırdık. Aşure büyük bir kazanda pişerdi. Zaten kokusu bütün mahalleyi kaplardı.
Büyüdükçe ve evler apartman haline geldikçe bu kepçe ile dağıtma yok oldu. Annem bizleri çağırmaya başladı, yine dayanmayıp alt komşu, üst komşu, mahalle bakkalı dağıtıyordu. Ben böyle bir alışkanlık içinde büyümüştüm. Sonra ben kendim küçük bir tencere ile başladım. Her geçen yıl tencereyi büyütüp, bütün bir yıl göremediğim, aynı şehirde ama iş-güç içinde görüşemediğimiz arkadaşlarımı çağırmaya başladım. Uzun senelerden beri devam ettim. Sonra cafe günlerde bir gün cafe müşterilerine, bir gün yine arkadaşlarımıza olmak üzere iki kez pişirmeye başladım.
Bu sene acaba yine iki defa mı pişirsem diye düşündüm. Bu hafta birincisini yaptım.
Eğer sizlerde bu kadar kargaşa ve yoğunluk içinde uzun zamandır görmediğiniz arkadaş, akraba, dostlarınızı bu günlerde kendi yaptığınız bir aşure ile ağırlayabilirsiniz.
Çocuklarınız da sizden öğrenip gelecekte herşeylerin daha da suni-sahte, yok gerçek kelime sanal olacağı günlerde misler gibi kokan ve içindekilerin hepsini kendi toprağında yetişmiş bir tencere aşure pişirebilsinler.
Aşure yapmak kesinlikle zor değil, sadece bilinçli bir hazırlık gerekiyor. Ben size ölçü yazmayacağım. Aşureyi nasıl yapacağınız yazacağım.

Aşure için alınacak malzemeler :

Aşurelik buğday, (un elde edilen buğdayın su ile ıslatılıp döğülmüş hali-diğer adı döğme)
Şeker
Fındık,fıstık,üzüm, dolmalık fıstık
Nohut, kuru fasulye
İncir, kayısı,dut ,ceviz
Karanfil
Portakal kabuğu, elma
Nar
Bir tutam tuz

Öncelikle aşure pişirmeyi düşündüğünüz bir gün evvel aşurelik buğdayınız iyice yıkayıp üstünü bir karış geçecek şekilde su koyup 5 dakika kaynatın. Ocağı söndürün sabaha kadar beklesin. Nohut ve kuru fasulyeyi de yıkayıp ıslatın.
Ertesi sabah aşurelik buğday tenceresini ocağa koyun, üstüne de kaynatılmış su ilave edin. Diğer taraftan nohut ve fasulyeyi de haşlayın. Buğday kaynamaya başladıktan sonra, haşlamış olduğunuz fasulye ve nohutu ilve edin. Aşure yaparaken dikkat edeceğiniz en önemli şey pişme derecesine göre malzemeleri tencere eklemek, sonra sırası ile fındıkları biraz küçülterek robotla yapabilirsiniz, fıstık,üzüm,kayısı, çok az ceviz , portakal kabuğu,elma karanfil ve bir tutam tuz. Bütün malzemeler iyice bir kaynasın. Aşureniz iyice kaynamaya devam ederken dikkat edeceğiniz en önemli şey, malzemelerinizin iyi pişmiş olması , çünkü şekeri koyduktan sonra aşurenizdeki malzemeler dirileşir. Yani bütün pişme işlemi şeker olmayan zamandır. En son şekeri ekleyip 10-15 dk kadar kaynatın. Portakal kabuğu ve elma sizin keyfiniz kalmış bir tattır. Koymak zorunda değilsiniz. Aşureniz piştikten sonra 5 dk tencerede dinlendirin. Sonra kaselere boşaltın. Aşurelik buğday durdukça koyulaşan bir malzeme olduğu için biraz sulu olmasına dikkat edin. Kaselere koyduktan sonra bir yoğunlaşmasını bekleyip üstünü süsleyebilirsiniz. O artık sizin göz zevkinize kalmış.

Gerçekten aşure yapmak isterseniz mutlaka başarılı olursunuz. Bir de aşureyi arkadaşlarınızla paylaşırsanız çok daha mutlu bir yıl geçirisiniz.

Salı, Ocak 30, 2007

Yemek yapmayı sevmek, sizi hem yaratıcı yapıyor, hem de hiçbir şeyi ziyan etmemeyi öğretiyor. Bizim evde kış boyunca portakal kabukları hep birikir, reçel ve şekerleme yapılır. Çünkü ben şekercilerde gördüğüm meyva şekerlemelerine çok özenirdim. Sonra araştırdım, yemek yapmak demek ki araştırmayı da öğretiyor. Çok kolay yapılabileceğini öğrendim. Şimdilik epey bir portakal reçeli yaptım. Bundan sonra birikenler şekerleme olacak. Portakal reçeli ve sekerlemesi çok lezzetli ve de şık oluyor, ben deneyin derim. Çok mutlu olacaksınız. Yok ben reçel sevmem diyenlerde olacaktır, hediye edersiniz.


Her akşam yediğiniz portakal kabuklarını geniş su dolu bir kapta buzdolabında bekletin. Sadece yapacağınız şey, bu suyu hergün değiştitmek. Bu su dolu kaba değiştirdiğiniz zaman bir tatlı kaşığı tuz ekleyin. Bu tuz portakal kabuğunda ki acılığı alıyor. Portakal kabuklarını bir tatlı kaşığı tuz koyarak, gün aşırı değiştirip 3-4 kere bu işleri tekrarlayın. Bir hafta sonra kabukları üstüne kadar su ve 1 tatlı kaşığı tuz ekleyerek kaynatın. Bu işlemi de 3 kere tekrar edin. Kabukları kaynatın, süzün,kaynatın ve süzün. İyice süzülünce istediğiniz boyutta doğrayın, elinizdeki kabuk miktarına göre şeker ekleyin.


Portakal Kabuğu Şekerlemesi

Eğer şekerleme yapacaksanız, kabukları 2 bardak şeker,2 bardak su ile şerbet yapın, şerbetin içinde iyice pişrin, serbeti kabukların çekmesini sağlayın, Soğutun, bir tepsiye toz şekeri dökün ve yayın, soğumuş kabukları şekere bulayıp başka bir tepsiye yayın ve kurutun. Bizim evde bu işlemden sonra kuruyana kadar kabuklar bitiyor.

Portakal Reçeli

Reçel yapacaksanız, haşlanmış kabukların üzerine şekeri dökün, 2-3 bardak su ilave edin. Köpüklenceye kadar kaynatın,reçel kıvamında söndürün.
Şeker miktarını kendi ölçünüze göre yapın. Ne kadar kabuk biriktirirseniz, koyacağınız şeker miktarı kabuklardan biraz fazla olmalıdır.

Kabuklarınızı atmadan bir daha düşünün çok leziz bir reçeli sokağa atıyor olabilirsiniz.

Cuma, Ocak 26, 2007

Bu sene havalar böyle ılık ve güneşli geçince mart sonu gibi çıkan otlar pazarlarda görülmeye başladı. Kazayağı, ebegümeci, hardalotu, ısırgan bu hafta pazarlarda doluydu. Kazayağını görünce dayanamadım aldım. Otlar içinde tadı çok lezzetli olanlardan biri, cafe günlerinde Kadıköy salı pazarından bulup alırdık. Çok güzel börekler, kişler ve ot kavurmaları yapardık. Ben bu hafta kazayağını görünce dayanamadım aldım, aslında merak da ettim, kış olmadı bu otlar üstleri karla beslenip, karlar eriyince çıkardı, sanki bütün lezzetleri de o zaman oluşurdu diye düşündüm. Bunlar olmadı acaba lezzetlerinde bir değişiklik olmuş muydu?
Çünkü sebzeler mevsimlerin içindeki hava değişimlerindeki oluşumlardan daha lezzetli hale gelirlerdi. Dolmasını, kapuskasını ve her türlü yemeğini yaptığımız lahana havaların iyice soğumasından sonra daha lezzetli olur. Hatta sonbahar biterken lahanalar çıkmaya başlar ama ondan sadece turşu kurulabilir. Daha sonra havalar iyice soğuyunca yetişen lahanalar daha lezzetli olur. Bu yüzden kazayaklarını alırken bütün bunlar düşünerek aldım. Çok taze ve temizlerdi. Ayıkladım, bol su ile yıkayıp, güzelce haşladım. Bir kilo almıştım ama bolca oldu.

2 adet soğan doğradım,2 kaşık zeytinyağı koydum, birkaç diş sarmısak da ekledim, soğan ve sarmısaklar sotelenirken bir yumurta kırdım, yumurta pişince, haşlamış olduğum kazayaklarını elimde hafifce toplar halinde sıkıp,sıkıp tencereye ekledim,yani kazayaklarını kavurdum. Tuz,karabiber,kırmızıbiber ekledim. Kazayaklarının üstünde kalan sularını verip çekmesini bekledim. Ocağı söndürdüm. Tadına baktım müthiş olmuştu.
Kazayaklarını böyle de yiyebiliriz, yumurtasız da aynı kavurma işlemini yapabiliz. Arapgir’de benim doğduğum yerde yazın, hatta yaz sonu gibi barbunya fasulyesi çesidi, bol çekirdekli fasulye yetiştirilir. Bahçeden toplanıp kurutulur. Kışında kurutulmuş bol çekirdekli fasulye haşlanır, sıkılıp, bol soğan ve yumurta ile kavurulur. Tabii ki yağ tereyağı, çok lezzetli çok leziz bir kokusu olur. Pazarda kurtulmuş fasulye gördüm, çok çekirdekli değildi ama alıp denemek istiyorum. Annem bu sene bize getirmemişti. Halbuki bu sene bizim bahçe çok güzel bir fasulye yetişmişti ve de çok fasulye dökmüştü.
Bu hafta ki pazarı gezerken baktım, her tezgahta bu mevsim de olmaması gereken çok sebze var, fiyatları mevsimde olanlardan daha yüksek, ama insanlar alıyorlardı. Pırasa kilosu 1 ytl iken, kabak 3 ytl, ıspanak 1 ytl, patıcan 3 ytl... Fiyatları böyel görünce biz toplum olarak görgüsüz mü olduk, pahalı olan bir şeyi almak daha mı cazip geliyor insanlara acaba. Ama genel olarak bu sıkıntılar büyük şehir insanına özgü olduğunu düşünüyorum. Çünkü Arapgir'e gittiğimiz zaman oradaki insanların herşey olmasına rağmen yazdan kış hazırlığı yapması da bunu gösteriyor.

Bu aralar pazarın en güzel sebzesi bakla, zeytinyağlısı yoğurtla çok lezzetli oluyor. Herkesi biliyordur ama zeytinyağlı bakla tarif etmek istiyorum. Bu sıralar bol ve menç (çok taze) kenarlarını almanıza gerek yok.

Zeytinyağlı Bakla

1 kg bakla
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 -2 adet soğan
1 demet dereotu
Şeker, tuz, limon suyu,1 yemek kaşığı un

Baklaları taze fasulye gibi sadece başlarını alın, eğer aralarında sert olan varsa kenarlarını bıçakla çok ince alın. Geniş bir kaba su koyup, bir kaşık tuz atın, ayıkladığınız baklaları tuzlu suya atın. Tencereye ,(düdüklü tencere deneyin derim, çok yeşil çıkıyor), soğanları ay doğrayın, yağı ekleyin,baklaları iyice yıkayıp süzün, soğanları üstüne koyun,tuz,şeker, bir adet limonun suyunu sıkın, içine bir kaşık un ekleyin iyice karıştırın, bu karışımın içine 2 bardak kaynamış su koyun, karıştırıp, baklaların üstüne dökün. Tencereyi ocağa koyun, kısık ateşte baklalar yumuşayıncaya kadar pişirin. Pişme sırasında dereotunun yarısını ekleyebilirsiniz. Servis sırasında yoğurdun üzerine de dereotu koyabilirsiniz.

Perşembe, Ocak 18, 2007

Kolay bir poğaça ve kolay bir börek yazmak istiyorum. Börek, sigara böreği sevenler için kızartmadan yapılan çok şık bir börek.

Peynirli Çıtır Börek

3 adet yufka
2 kaşık zeytinyağı
1 çay bardağı su
150 gr peyaz peynir
Maydanoz
Susam

Yağla suyu geniş bir kapta iyice karıştırın, yufkalardan bir tanesini tezgaha serin, yağ ve sulu karışımla iyice ıslatın, İkiye katlayın, istediğiniz büyüklükle üçgen parçalar halinde kesin. Geniş kısmına peynirli harçtan koyup sigara böreği gibi sarın. Diğer yufkalara da aynı işlemi yapın. Yağ ve su karışımı kaba 1 bardak su , bir kaşık yağ koyun, börekleri tek tek bu suya batırın ve yağlanmış tepsiye yerleştirin. Bu arada fırın böreği hazırlama aşamasının yarısında ısıtmaya başlayın. Tepsideki ıslak böreklerin üstüne susamlar koyun. Kızgın fırında börekler çıtır oluncaya kadar pişirin.
Sigara böreği gibi ama kızartma olmayan çok güzel bir börek, hafta sonu kahvaltılarınız çok yakışacak.

Kolay Peynirli Poğaça

1 su bardağı yoğurt
1 çay bardağı zeytinyağı
1 tutam tuz
1 paket kabartma tozu
Alabildiği kadar un
İçi için, beyaz peynir,maydanoz, karabiber,kırmızıbiber

Evde haşlanmış patates varsa , patatesleri ezin,tuz,karabiber,kırmızı biberle karıştırıp patatesli harç yapabilirsiniz.

Yoğurt,yağ, kabartma tozu,tuz geniş bir kaba koyun, bardak ilavesiyle un ekleyin, elinize yapışmayan kulak memesi yumuşaklığında bir hamur olacak. 20 dakika kadar bekletmekte yarar var. Ama hiç bekletmeden de yapabilirsiniz. Hamurdan poğaça büyüklüğünde parçalar koparın, avcunuzda el yordamıyla açın, bir kenarına peynirli harçtan koyun, diğer kenarı üstüne kapatın. Yağlanmış fırın tepsisine dizin. Üstüne yumurta sürün, çörek otu,susam da ekleyebilirsiniz. 5 dakika ısıtılmış 180 derece fırında üstleri kızarıncaya kadar pişirin.

Dışarıdan satın aldığımız poğaça ve hazır böreklerde nasıl bir yağ kullanıldığını bilmediğimiz için kendi poğaça, böreklerimizi elimizden geldiğince kendimiz deneyebiliriz.

Çarşamba, Ocak 17, 2007

Cafe günlerinde sebzeli, mercimekli bir köfte yapmıştık. Çok başarılı olmuştu. Hatta adını da Menevşe Köftesi koymuştuk. Sizlere de yazmak istedim deneyin çok beğeneceksiniz.

Menevşe'nin sebzeli köftesi

1 demet pazı ( mevsimde 2 adet kabak)
1 bardak yeşil mercimek (haşlanmış)
1 bardak ince bulgur
2 adet soğan
1 demet maydanoz
1 demet dereotu
1 tatlı kaşığı kimyon
Karabiber,tuz,kırmızıbiber,nane
1 tane yumurta

Bayat ekmeği kırıntı haline getirin.Pazıları küçük doğrayıp haşlayın. Mercimeği 2 bardak suyla haşlayın, bulguru bir bardak kaynamış su ile ıslatın. Geniş bir kaba pazıları sıkıp koyun, mercimek ve bulguru ekleyin. Soğanları rendeleyin, maydanozu, dereotunu, baharatları ve tuz kaba ekleyin. 3-4 dalda yeşil soğan koyabilirsiniz. Yumurtayı ve bir parça zeytinyağı ilavesi ile iyice yoğurun. Eğer yumuşak oldu ise un veya bayat ekmek koyabilirsiniz. Köfte şekli size kalmış, köfteleri kırıntı haline gelmiş ekmeklere bulayıp yağlanmış bir tepsiye dizin. 180 derece fırında ekmekler kıtır oluncaya kadar pişirin.
Kabak zamanında yani yaz mevsimin de kabağı bu köfteye rendeleyip ve biraz suyunu sıkarak ekleyebilirsiniz.
Cafede biz bu köftelere domatesli soslar yapardık. Küçük bir tavada 2 diş sarmısak ve bir kaşık yağ hafifçe sotelenir, mevsimine göre domates veya salça biraz biber salçası ilavesiye karıştırılır.Salçanın kokusu çıktıktan sonra bir parça su ilavesiyle sulandırılır.
Köfteler fırından çıktıktan sonra bu sos ile servis edebilirsiniz.

Çarşamba, Ocak 10, 2007

Yemek pişirmeye nereden başlıyorsunuz? Ya da hangi sıra ile pişiriyorsunuz? Ben bugün yemek yaparken nasıl daha hızlı ve düzenli olacağımızı düşündüm, sizlerle paylaşmak istedim. Yemek pişirme sırasını iyi ayarlarsak çok kısa zaman içinde çok çeşitli yemekler hazırlayabiliriz.

Öncelikle çorba yapacaktım, bunun için malzemeleri çıkardım,mercimek,soğan,un. Küçük bir lahanam vardı kapuska yapmak istedim, hemen tencereye haşlama suyunu koydum ocağı yaktım. Zeytinyağlı pırasa içinse pırasaları ve havuçları ayıkladım, yıkadım. İlk önce ayıklama ve yıkama işlemini yaptım. Çorba için ocağa tencereyi koydum,bir soğanı küçük küpler halinde doğradım, hafifce sotelenmeye başladı, diğer tarafta mercimekleri iyice yıkadım, çay makinesine de yemeklere yetecek suyu koydum, kaynamış su yemeklerimizin daha çabuk pişmesine ve daha lezzetli olmasına yardımcı olacak. Düdüklü tencereye,yarım soğanı ay şeklinde doğrayıp attım, havuçları verev koydum, pırasaları ekledim, bir tane kerevizim vardı onuda pırasaların üstüne koydum, çorbanın soğanları sotelenmişti,mercimekleri ekledim, karıştırdım, bir fincan pirinç yıkadım, pırasaların üstüne ekledim,yağ,tuz,şeker ve 2 bardak kadar kaynamış suyu ekleyip ocağa koydum.

Lahana için koyduğum su kaynamıştı, lahananın orta sert kısmını bıçakla aldım,tuz ve bir dilim limon ve lahanayı tencereye koydum. Mercimekler sotelendi, 3 kaşık un ilave ettim, karıştırdım, 4 bardak kadar kaynamış suyu mercimeklerin üstüne koydum, kaynayınca altını kıstım. Çorbamız yavaş yavaş pişmeye başladı. Diğer ocakta zeytinyağlı pırasa pişiyor. Lahananın alta gelen yüzünü çevirdim. Kapuska için tencereye soğanlarımızı doğradım. 3 diş sarmısak ilave ettim, hafif hafif sotelenmeye başlandı.

Haşlanan lahanayı süzgece döktüm. Soğanlar sotelenince 2 kaşık salçayı ilave ettim. Salçanın kokusu çıkınca, haşlanmış lahanayı uzun uzun doğrayıp tencereye koydum,alt üst edip karıştırdım,tuz ve kırmızbiber ekledim,tencerenin kapağını kaptım. Bu arada düdüklü kaynadı ve buhar çıkardı, altını kıstım, yavaş yavaş pişiriyor. Diğer taraftan çorba kaynamaya başladı, tuz, nane, kırmızıbiber ilave ettim, altı kısık şekilde pişmeye başladı. Kapuska hafif suyunu verdi, çekmeye başlayınca 2 bardak kaynamış su ilave ettim. Bu arada kirletmiş olduğum kaplarımı yıkadım. Lahana yemeği kaynamaya başladıktan sonra bir çay bardağı bulgur ilave ettim. Etrafı topladım. Bütün bu yaptıklarım 35-45 dakika arasında oldu. 3 çeşit yemek hazırlamış oldum.

Bu arada zeytinyağlı pırasa pişti, çorba güzelce kaynadı, hafifce blendırdan geçirdim, kapuskanın son beş dakikası kaldı. Lahanaları yumuşayınca söndürdüm.

Çorbanın üstüne nane gezdirdim. Zeytinyağlı pırasayı soğusun diye servis tabağına boşalttım.. Lahana yemeği masaya gelene kadar dinlenecek.

Sizler de bir düşünün yemek yapma sıranızı isterseniz. Hatta yazın bir yemek için ne kadar zaman harcıyorsunuz ?

Salı, Ocak 02, 2007

Kereviz çorbası yazdım. Zeytinyağlı kereviz yazmadım. Bayram ve yılbaşı sebebiyle ben pişirdim. Size bir fikir olsun diye yazmak istedim.

Karışık Zeytinyağlı kereviz

5 adet kereviz
3 adet pırasa
2 havuç
1 patates
1 soğan
Zeytinyağı, limon,tuz

Ben bu tür zeytinyağlıları düdüklü tencerede pişiriyorum, çünkü hem sebzelerin su kaybına engel olunuyor, hem az suyu ile pişiyor , çabuk piştiği için zamandan ve ısıdan kazanıyorsunuz.
Düdüklü tencereye bütün sebzeleri sıra ile, soğan, pırasa ( uzun,uzun doğranmış),havuç,kereviz en üste patates, kerevizin saplarını da bu aşamada koyabiliriniz, ( yapraklardan biraz ayırın süslemek için) yağ, limon, tuz ve yarım bardak su ilavesiyle kapağı kapatın. Ocağa koyun kaydadıktan sonra 5-7 dakikada söndürün. Servis sırasında uzun bir servis kabına yemeğinizi koyun, çok renkli ve mis gibi bir koku üstüne kereviz yaplarını ince doğrayarak ekleyin, hadi bakalım afiyet olsun.

Hep yazmak istiyorum ama atlıyorum, yemek yapmanın en güzel yanı da kısa bir süre kalıyor olsa da her seferinde bir eser ortaya çıkarıyorsunuz. Yemeğin içine koyduğunuz her malzeme sizi el becerinizi ortaya koyuyor. Düşünün yukarıda yazdığım yemek de, yemeğin içine ekleyeceğiniz her sebzeyi doğrama şekillerine göre çok farklı bir güzellik elde edebilirsiniz. Eğer çok da severek ve yaratma gücü ile yapıyorsanız inanılmaz güzel ve lezzetli olacaktır.
Pazarlarda doğranmış halde balkabak satılıyor. Paketler genelde 3 kg buluyor. Sizlerde böyle bir torba alırsanız. 4-5 yemek deneyebilirsiniz.Ana malzeme bal kabak olacak ama , farklı tatlar ve görüntüler elde edeceksiniz.
Bizim cafe de büyük tencere pişirdiğimiz için böyle bir tat denemiştik, çok beğenilmişti,
Ama kabak sevmeyen ve sebze sevmeye birine bu çorbayı verecekseniz, içinde kabak olduğunu başta hiç söylemeyin, yedikten sonra söylersiniz, zaten o dayanamayıp size soracaktır. Çünkü bizim dört yıllık cafe hayatımızda daha önce yazmıştım, zeytinyağlı deyince taze fasulye, çorba deyince mercimek çorbası, bunların dışında yapacağınız her yemek için önce yedirmek sonra içerik bilgileri verebilmeniz gerekiyor. Bu arada karşınızdaki ister babanız olsun, ister sevgiliniz, ister kocanız, ister arkadaşınız olsun bu sonuç aşağı yukarı aynı olacaktır. Çocukları unutmadım, onlar için daha başarlı taktik uygulamanız gerekebilir.

Bal kabak Çorbası

1 kg kabak
2 adet havuç
2 patates
2 adet soğan
Maydanoz,dereotu
Yağ, tuz,karabiber
Muskat (küçük hindistan cevizi)
Yeşil soğan


Büyükçe bir tencereyi bir yemek kaşığı yağla birlikte ocağa koyun. Sırasıyla soğanları dörde bölerek, havuçları iri iri doğrayarak tencereye eklenip hafifce sote edilir. Kabaklar ve patateslerde katılır. Sotelemeye devam edilir, yani şöyle hafif hafif sebzelerin kokusu ve sularu çıkmaya başlar. Bütün sebzelerin üstüne kaynamış olarak 3-4 bardak su ilave edilir. Çorbaya kaynadıktan sonra sebzeler iyice pişince, blendır yardımıyla ezilir. Tencerede yoğun turuncu renkli bir çorba elde edilir. Maydanoz ve dereotu incecik doğranarak çorbaya eklenir. Yeşil soğanları da bu aşamada koyabilirsiniz. Tuz ,karabiber ve muskat da eklendikten sonra muhteşem bir çorba önünüzde olacaktır.



Geçen günlerde yaptığım kurufasulya yemeğinden arttırdığım bir avuç kuru fasulye vardı buzlukta, epeydir yapmadım piyaz yapayım dedim. Çok güzel ve lezzetli bir piyaz elde ettim. Siz de deneyin. Kuru fasulye mutlaka akşamdan ıslatılmalı, yemeğini pişirdiğinizde bir bardak artırın, onunla evinizdeki malzemelerle piyaz yapabilirsiniz.

Pırasalı, mısırlı kurufasulye salatası

1 bardak haşlanmış kuru fasulye
3 sap pırasa yeşil kısımlarından
1 havuç küçük küpler halinde doğranmış
Maydanoz,dereotu
3 kaşık mısır
Zeytinyağı ve limon
Kırmızıbiber

İyice haşlanmış kurufasulyeyi bir salata kasesine koyun. Geri kalan malzemeleri, havuçları küp küp, pırasa saplarını ince ince,maydanoz ve dereotlarını doğrayıp salata kasesine ekleyin. Hafifce karıştırın. Ayrı bir kapta yağ,limon ve tuz iyice karıştırın. Salataya ekleyin. En üstüne mısırları ve kırmızbiberi koyun. Renkleri çok güzel tadı lezzetli bir piyaz elde edeceksiniz. Deneyin çok güzel olacak.
Şimdi kabak tatlısı yapmanın tam zamanı, bal kabaklar torba torba pazarlarda ve marketlerde bol miktarda satılıyor. Çok kolay ve de şık sade bir kabak tatlısı tarifi, akşam evde otururken yıkayın ocağa koyun, yataraken belki soğur, belki balkon da soğutup bir dilim yersiniz. Yoksa ertesi akşama tatlınız hazır olacaktır. Balkabağı çorbasını denediniz mi?. Benim ilk yaptığım kabak çorbası sevgili Tijen İnaltong’un çok sevdiğim kitabı Mevsimlerle Gelen Lezzetler kitabındadır. Böyle bir çorba olur mu? Çok güzel ve lezzetli olmuştu. Bu çorbanın uğuruna da inanırım. Sanki o çorba benim ufkumu açmıştı. Sizler de deneyin çok beğeneceksiniz. Daha sonraları farklı kabak çorbaları yaptım ama o çorba benim için her zaman başkadır.


Bal Kabak Tatlısı

1 kg balkabak
1 kg şeker
2 tatlı kaşığı vanilya
Üstü için ceviz

Kabakları boyutlarını sizin ayarlayacağınız şekilde doğrayın. Bol su ile yıkayın,süzgece koyun. Tencerenin altına kalınlık sırasına göre kabakları dizin, üstüne şekeri dökün. Yarım su bardağı kadar su gezdirebilirsiniz. Tabi ki koymasanız olur.Ocağı açın orta ısıda kabaklar suyunu verene, şekerler eriyene kadar kaynatın. Sonra ocağı kısın demlenerek pişmesini bekleyin. Bu kaynama sırasında vanilyayı ekleyebilirsiniz. Kabaklar yumuşadığında ocağı kapatın. Tenceresinde soğuması her zaman daha doğrudur. Ama siz illa tadına bakmak isterseniz, tencerenin dibine doğru olanlarda bir parça çıkarın, biraz soğusun, cevizle serviz yapın. Afiyet olsun.