Cumartesi, Ağustos 04, 2007

ÖNCELİKLER (devam)
Bizim için ikinci heyecan başladı. İki kızım var, ikisi arasındaki yaş farkı 4 sene 8 ay,yani 5 sene gibi, ilk zamanlar 5 sene çok fark gibi görünsede, yirmili yaşlara gelince bu yaş farkı hiç hissedilmiyor. Çocukların arasında bu kadar yaş farkı olunca ben o zaman ki düşüncemle herşeyin bu yaş farkı kadar atacağını ve bizim iki ayağımız bir pabuca girmeyecekti.
İlkokul, orta okul,lise de bu fark normal sırada gitti. Büyük kızım üniversite bitirirken, küçük üniversiteye başlayacaktı. Bu sıralama tam bu yaşlarda şaşmaya başladı, büyük kızım üniversite sınavı kazandığı sene, küçük ondan bir sene sonra sınavı kazanmıştı. Bizim düşündüğümüz 4 sene 8 aylık fark tamamen ortadan kalkmıştı. Her ikisi de üniversiteye gidiyordu. Bizim için önemli olan okumaları ve önce kendilerine, ailelerine ve ülkelerine faydalı birey olmaları idi.
Bu arada yaşları, sıraları unuttuk. Ta ki büyük kızım bu yaz evlenme kararı alıp, arkadan bizim küçük gördüğümüz kızımı da ablasından iki ay sonra evlenmeye kalkınca epey affalladık. Neyse büyük olmanın verdiği güçle kararlarına katıldık.
Bundan önceki “öncelikler” yazımdan dolayı bizim küçük cadı biraz alınmıştı. Ben “bekle senin de sıra gelecek “ demiştim.
İnsanın ikinci bir çocuğu olması bence çok büyük bir şanstır. Birinci çocukta yaşamış olduğun beceriksizliklerin ,paniklerin, korkuların, hatta onu heran kaybedeceğin korkularının yerini, daha güvenli, daha rahatlama, daha planlı olma alıyor. Bana göre bu davranış çocuğa da yansıyor. İlk çocukta ne kadar acemiysek, ikinci de o kadar bilinçli davranıyoruz.
Yani sözün kısası bizim evin küçük cadısı da eylül ayının ilk haftası evleniyor. Ben biraz şaşkın, biraz panik, biraz heyecan içinde, onu büyütürken daha az yaşadığımı sandığım duyguları, düğününe hazırlanırken yaşıyorum. Yeni bir düğünden çıkmış olmak, ikincisinin hiç daha heyecansız, planlı falan değil, çünkü iki insan, iki farklı karakter, iki farklı istekler ve bütün bunların içinde ikisini de aynı sevgi ve heyecanla bu güne hazırlamaya çalışmış aynı anne! Bende fazla değişiklik yok, ben yeni baştan kızını hazırlamaya çalışan, hatta daha da zorlanan biriyim.
Benim işim çok zor görünüyor. Hatta geçen gün büyük kızım kuaför hazırlıkları sırasında bir an düşündüm, onları dünyaya getirmek birden bana çok kolay geldi. Bizim küçük cadı için hazırlıklar sürüyor, sanmayın ki bir öncekinden kopya çekiyoruz.
Ben hep onlarla olmanın ya da onlara bir şey öğretmenin ve onlardan birşeyler öğrenmenini heyecanı ile yaşadım. Çocuklar insanı hayatta tutan, daha güçlü olmasını sağlayan ve hayattan kopmamızı sağlayan güçler olduğunu düşünüyorum.
Bizim küçük cadı ile ilgili bir anımı yazmak istiyorum İlkokul ikinci sınıf veya üçüncü sınıf sabah okula gidiyor, öğlen evde oluyor, ben işteyim, okuldan geldikten sonra beni aradı, karnım ağrıyor dedi. Yapılması gerekenleri söyledim, biraz zaman geçti, yine konuştuk, ağrı devam ediyor, tekrar birşeyler yapmasını söyledim, biraz daha zaman geçti, hala karnı ağrıyor, tabi dayanamadım, izin aldım, eve koştum. Gördüğüm manzara bizim küçük cadı kanapeye uzanmış, baş ucunda bir bardak su, elinde hastalıklarla ilgili bir kitap, okunan sayfa karın ağrısı, tedavi şekli, bizim cadı kendine uyan kısmı okumuş ve ben eve vardığımda karın ağrısı geçmiş, yani teşhis konulmuş, tedavi bulunmuştu. İnşallah bu anlatıklarımı kendi çocuklarınla da daha çeşitli ve neşeli şekilde yaşar. Şimdilik çocuk sahibi olmayı bir hastalık gibi görse de inşallah sağlıklı ve mutlu yaşarlar ömür boyu.
Bu arada hastalıklarla ilgili teşhis koyma, tedavi etme hala sürüyor.
Çok heyecanlı ve farklı günler yaşıyoruz, şimdilerde en heyecanlı olanı çocuğunu düğününe hazırlanmak gibi geliyor. Ömür boyu sağlıklı , huzurlu ve mutlu yaşamalarını diliyorum.